7 Ekim 2024

Referandumda CHP’yi Bekleyen Tuzak

Bu Mektup;21-01-2017 tarihinde Sayın Genel Başkan; Kemal Kılıçdaroğlu’na Sunulmak Üzere,“REFERANDUMDA CHP’Yİ BEKLEYEN “TUZAK” başlığıyla Gerek resmi gerekse özel e posta adresi üzerinden gönderilmiş olup,ulaştığı “teşekkür” ibareli bir geri dönüş yanıtıyla tarafıma iletilmiştir.

Sorumluluk çok büyük
Karşı hamlenin muhatabı “Kurucu Değerler ve Cumhuriyet Devrimleri”dir
Bu referandum da CHP kendine oy istemenin ötesinde, kendisini hızla köklerine döndürmelidir.
Daha iki yıl önce ülkede “laiklik tehdidi görmediğini” söyleyebilen bir “öngörüsüzlük” içinde, tescili Atatürk muhalifleri ve Ekmeleddin gibi kökten laik cumhuriyet karşıtı tiplerle “Gerdeğe Girmeyi” içine sindirebilenlerin sözleri artık tek başına kifayetsizdir ve ülke çok yönlü olarak ciddi bir uçurumun başındadır.
Hele de bunca başarısızlıklardan sonra…
İllaki sahnede olacaklar ama Kendine ve partisine oy ister gibi “ucuz –sığ” kampanya değil, “Cumhuriyeti Savunma Zemin”ini gözetmeli, birleşebileceği ya da ittifak kurabileceği kendisi dışındaki Atatürk milliyetçileriyle ivedi olarak kanallar oluşturabilmeli gerekirse parti içinde temsilini saylayacak adımları hızla atmalıdır.
Bu referandumun tayin edici gücü CHP tabanındaki güçler kadar MHP eksenindeki ve büyük çoğunluğu yönetimle ipleri koparan milliyetçi-ülkücü MHP tabanı dahası akademisyenleridir.
Hele de;
Öncesinde “başkanlık pazarlığı” ile uzun dönem bu yapıya siyasal ve kitlesel destek sunmuş “Yetmez Ama Evet”ci lerin ve de “Ver Özerkliği, Al Başkanlığı” pazarlığını yürütmüş bir yapının uzantılarının da CHP içinde olduğu düşünüldüğünde, gerçek yurtseverler kurucu değerler düşmanı odaklardan uzak duran bir öncelik içinde, bu gün gerçekten tüm tabanını yitirmiş, kendisine atılan “koltuk değneği” ile duran MHP yönetiminin dışında tüm vatanseverle ve hatta ülkücülerle buluşabilmelidir.
Bu referandum da haklı olarak öne çıkan ülkemizin getirildiği durumda ciddi bir “beka” sorunu yaşadığıdır.
Ülkemiz bölgede süren açık bir emperyal paylaşım savaşının artık kıyısı kenarında değil direkt göbeğindedir ve hedef ülkedir. Bu sürüklendiğimiz beka sorununda “hayır” cephesi demokratik seçimler sonucunda ülkeyi yönetebilecek kadroları da vatandaşlarıyla paylaşmak zorundadır.
Çünkü siyasal partiler iç dünyasına güven haklı olarak ciddi yaralar almıştır.
Ve artık bugün ve hatta belki yarınlarda kurgulanmış şekilde adeta “Beyni Ele Geçiren Bir Dehşet Terör Sarmalı” tüm hızıyla günlük, saatlik ve hatta saniyelik olarak anlık yaşantımıza da girmiş bulunuyor.
“Terör toplumsal bunama haline yol açtı” desek sanırım abartılı olmaz.
Birini sorgularken diğerine patlattırılıyor. Toplum olarak sağlıklı düşünebilme yetimiz bulanıklaştırılıyor.
Ve daha önemlisi görüş açısının zayıfladığı böylesi bir “Ağır Sis” altında etkin siyasal irade tarafından “Başkanlığa” yol alıyoruz.
Yapılan ağır yanlışlarla güzel yurdumuzun içlerine kadar örgütlü bir şekilde giren ve palazlanan, ipleri emperyalistlerin elinde olduğu bilinen “Cihatçıların, Bölücülerin Fetttullah Ve Benzeri Gayri Milli Cemaatlerin”; terörle ve zorla ıkındırmayla ve İstiklal Harbiyle kurulan Cumhuriyetimizi “kurucu Değerleri”nden uzaklaştırarak uçuruma itiliyoruz.Yine Unutulmasın ki bu gün; birliğimize dirliğimize insan olmamıza ulus olmamıza fitne sokarak bunu da “İslam” la cilalayan bir büyük cihatçı bir odak büyüdü ve ülkemizde günübirlik eylem yapar hale geldi.
“Fettullah Cemaati Terör Örgütü”nün hain ve işbirlikçi yüzü ortada.
Bunlar vaktiyle Atatürk’e “Deccal”diyen, kurtuluş savaşımız da da “Gâvur Ankara Hükümeti’ni dinlemeyin” diyenlerin ardılı gibi duruyor…
“Paylaşılmış Topraklar Üzerinde Yeniden Bir “Paylaşım Savaşı”nın sürdürüldüğü ve bunun için etnik, mezhepsel, dinsel ve hatta kültürel farklılıkların birbiriyle çatıştırıldığı bir durumda, “Tarihsel Olarak Fiili Ortak Millet” varlığına; bir yanda “Siyasal İslam”la, diğer yanda koyun koyuna Anadolulun her köşesinde birlikte yaşadığımız Kürt kökenli yurttaşlarımız “Argüman” kullanılarak, ABD’nin resmen “Kara Gücüm” dediği PKK/PYD üzerinden tuzak kuruluyor.
Böyle bir manzarada “Başkanlık Projesi”, “Savaş ve Terör” içinde yürütülüyor
ABD ve Batı tüm ana kartlarını “Kara Gücümüz” dedikleri PKK/PYD üzerinden götürüyor. Buna karşı siyasal erk, bölgedeki bu günkü tutumuyla içerdeki Başkanlık rotasını entegre ederek; bu ABD merkezli “bölgesel harita” planına karşı, Başkanlık sonrası adı konmasa da PKK/PYD’ nin olabildiğince ezilip devre dışı bırakıldığı bir “Federasyon” a evirilen bir strateji güdüldüğünü düşünüyorum.
Bu çerçeve bu stratejinin ittifakları sürecin her aşamasında farklılık göstereceğini düşünmek hiç de yabana atılmamalı. Bahçelili MHP bu sürecin bu aşamasının geçici yol arkadaşı gibi duruyor.
Bu stratejiyi “doğru” ya da “yanlış” görmekle, bunu “adlandırmak” çok farklı şeyler. Burada benim gördüğüm bu. Nitekim “Federasyon” konusunda daha düne kadar bu işi yürütenlerin söylemleri şimdi dillendirmeyi askıya da alsalar ülkenin arşivlerindedir.
Bu referandumun gerçek cumhuriyetçi demokratlar açışından en büyük tuzağı; “Dolmabahçe Pazarlığı”na oturanlarla birlikte bir görünüm içinde  kimliksizleştirilmemizdir ve bu her zaman olasıdır.
Çeşitli tuzaklarla CHP’nin itilebileceği bu durumda; referandumun “evet” yönüne evirileceğini görebilmek için “kâhin” olmaya hiç gerek yok.
Nitekim ortada duran “kararsızların hangi yöne eğileceğinin de tayin edici özelliği de buradadır.
”Milliyetçiliği Ayaklarımızın Altına Aldık” diyen zihniyet bu gün bu referanduma ülkenin milliyetçi damarlarını “kullanarak” yürümektedir.
“CHP ve HDP” bir cephe , “MHP ve AKP” diğer cephe gibi “algılatmak” ve “bu algıyı yenememek”, “sandıkta kaybetmek”tir.
Bu referandumda yol gösterici olan gerçek şey bu gün CHP’de bile mahzunlaştırılan kurucu liderimiz Atatürk’ün şekillendirdiği “6 ok” ilkeleridir.
Atatürk milliyetçiliği; “çakma” tüm sahte milliyetçi söylemlerin kandırıcı zehrini almaya yeterde artar bile.
Cumhuriyetin aydınlığı; karanlıktan kaçanların ve üniter yapı içinde “hepimiz bir ulusuz” diyenlerin Türkiye çoğunluğudur.
Bunu unutmayalım
“Vatan”ve “Özgürlük” her şeye değer..21-01-2017

Adnan Yılmaz

(Araştırmacı-Yazar)

05534046208

Kucukasya40@gmail.com

i 1958’de Kırşehir’de doğan Yılmaz İlk. orta ve lise öğrenimini Kırşehir’de tamamladı. 12 eylül Amerikancı Faşist askeri darbesi öncesinde ve sonrasında sol-sosyalist gençlik hareketi içinde aktif olarak yer aldı.Hüküm giymemekle birlikte kısa süreli tutuklama ,gözaltı ve uzun süreli aranma süreçleri yaşadı.  Demokratik kitle örgütlerinde yöneticilik yaptı.  1984–1989 yılları arası beş yıl boyunca Cumhuriyet Gazetesinin Kırşehir muhabirliği, aynı yıllarda SHP il yöneticiliği görevlerinde bulundu.1986 yılından başlayarak Kırşehir’de yayınlanmakta olan yerel gazetelerde yazı işleri müdürlüğü yanında köşe yazarlığı yaptı. TV belgesel yapımları yanında çeşitli canlı yayın programlarına moderörlük yaptı. Sahibi ve yazı işleri müdürlüğünü de üstlendiği  “Kırşehir’in Günışığı” adlı aylık dergiyi 4 yılı aşkın süre,   yayın hayatına kattı. Kırşehir Belediyesinde Kent Konseyi nin kuruluşuna öncülük ederek basın yayın ve halkla ilişkiler müdürlüğü yanında ilk genel sekreterlik görevini yürüttü. bu süreç de Kırşehir belediyesi tarihinde ilk defa kültür tarih yayınları serisini başlatarak 7 ciddi kurumsal eser kazandırdı.   

“Küçük Asya’nın Kır-şehri”,
“Milli Mücadelede Kırşehir”,
“Kırşehir Örneklemesi ile Anadolu Abdalları”
adlı üç araştırma kitabını yayınladı. Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda bildiriler sundu. Konferanslar ve panellere konuşmacı olarak katıldı.2012 Yılı içinde Manisa Alaşehir Belediyesinde Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü görevi yürütürken emekli olup, Kırşehir’e yeniden dönen Yılmaz evli ve iki coçuk sahibi.  

error: Emeğe Saygı Lütfen.