“MUCUR”
En olumsuz toplamları, pek bir şeylere karışmayan kendi halinde çoğunluk aklıselim insanların karşısına diken, Sözde milliyetçi rol kesmelerle, olmadı “köylü-şehirli” mikro milliyetçiliğin kışkırtmasını da hayâsızca kullanan, Düğün – cenaze hassasiyetlerini bile sapına kadar yapmacık bir şekilde sömüren son yakın tarihin çoğu ucuz siyasetçilerin cenderesinde hatırlanır oldu.
Oysa “temiz dip suyu”nda manzara hiçte öyle değil… Yatağını yorganını satarak çocuklarını ilim, bilim, edep, saygı, sevgi içinde okutan Mucur’un esnafı, sanatçısı, çiftçisi, iş adamı, memuru ile temiz bir dokusunu görürsünüz.
Mucur’da sesi ve adı en fazla çıkan siyaset cambazlarının; “onu ona bunu buna düşüren, alaşa tipler” in, “siyasi mensubiyet”i bile kendi çıkarlarının cilası, makyajı yapanların alanı daralmış ve hatta halkta karşılıkları bittiği için siyasi ömürlerini tüketmiş görünüyor ama çoook zarar verdiler güzelim ilçemize…
Mucur’da “siyasi mikroorganizmaların oluşturduğu kirli yapışkan “müsilaj”dan “bulaşmayalım pisliğe” diyerek uzak durmaya çalışan temiz doku için belki de ilk defa temiz siyaset temiz insan ve vizyonlu gelecek yüzyılları öngörebilen bilimcil bir yerel yönetim anlayışının ortaya çıkarılacağı bir fırsat ortaya çıkmış görünüyor.
Sıra dışı bir şekilde şimdi alanında kabul gören Mucurlu bir bilim kadını Yüksek Mühendis Meryem Fikirkoca bir Mucur evladı olarak çıkageldi ilçesine…
“Hacettepe Fizik Mühendisliği mezuniyeti yüksek lisans, Yüksek Mühendis, çip üretimi için kurulan TESTAŞ A.Ş. Mikro elektronik Fabrikasında baş mühendislik, Aselsan’da stinger füzelerinin başlığını üreten mikro elektronik fabrikasında kalite mühendisliği, proje yönetiminde ve verimlilikte uluslararası geçerlilik düzeyinde bir tecrübe, organize ettiği Mucurun Kalkınma Stratejileri Geliştirme Çalıştayı, akademik dünyada referans kitap olarak yerini alan, 624 sayfa bir kitap ve makaleleriyle” alanında kabul gören Mucurlu bir bilim kadını.
Onca siyaset cambazlığının ortalıkta kol gezdiği zamanda “bu kadın iyi hoşta Mucur’a çok lüx ve fazla ”diyenlerini de duymaya başladık ama mucurlular hak ettiği seviye ve düzleme “bize fazla” derler mi? göreceğiz. Ben ilçem adına onur ve gurur duydum. Nitekim Meryem Hanımdaki donanımı gören Selahattin Ekicioğlu, Meryem Hanım’la birlikte fırsat buldukça Mucurlularla bir araya gelerek Mucur’a yapılacak işlerde de “GARANTÖRLÜK” yapacağına fiilen “Güvence” veriyor.
***
Mucur’da son dönem siyasetçilerinin çoğunun Mucur çarşısında ve yüzeyinde birer “mikroorganizma” gibi etrafı oksijensiz bırakarak oluşturduğu kalın ve yapışkan “ Müsilaj’’a aldanmayın “dip suyu” temiz…
Hele de Mucur’da artık “iktidar partisinden olursa hizmet olur yoksa işçi memur maaşı ödeyemez” söylemleri de bizzat Mucur halkının yaşadıklarıyla yerle yeksan oldu.
Bizzat eski Belediye Başkanlarımızdan Yaşar Bahçeci’nin “Seçilirse maaşları ödeyemez “ dediği Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu gerçeği ortada…
Sadece “Kasayı tutarak”, halkın parasını mülkünün peşkeş çekildiği “cemaatlerle yapılmış protokolleri yırtan” “düğün aşıyla tazı tavlama” ya son veren, onca borca rağmen kısa sürede birikime geçip ilenmeden yakınmadan “mali disiplini sağlayan, GÜVEN VEREN”, “kendi göbeğini kendisi kesen” bir belediye buğun “kendi öz kaynakları üzerinden hizmet üretir” oldu… Dahası talep eden ilçelere bile imkânları ölçüsünde dokunabilen bir kurumsallaşmayı ve imeceyi de ortaya çıkardı. Yıllardır her şeçim de kullana gelinen “iktidar partisinden olursa hizmet olur “ algısını tersine çevirdi. “Mafyalaşma çeteleşme”nin karışışına her türden şantajlara rağmen “halkın kasasına sahip çıkarak” sergilediği cesaret görünen o ki halkta karşılık gördü.
Bu “karşılık” ve “güven” ki iktidar partisinin değişik aday profilleri üzerinden Ekicioğlu karşısında “kimin daha fazla kazanma olasılığı” olduğuna dair yaptırdığı “saha ölçümleri”nde “umutsuz sonuçlar”ın ortaya çıkışıdır ki; “Kırşehir’de MHP ile tepede bizzat iktidar partisinin talebiyle”, “ittifak bloğu” oluşturma “zarureti”yle karşı karşıya kaldı.
“Şantaj, tehdit” deyince aklıma geldi. Şimdi iktidar partisinden aday olan Dr. Osman Arslan bir zamanlar çalıştığı Devlet Hastanesinde “Başhekim” yapıldığının hemen ilk zamanlarında sanırım bir “yatak İhalesi’ydi… İhalecilerden birileri “bize vermiyor” diye tehdit ve şantaja yönelmekle kalmayıp aracının lastiklerini bıçaklayarak patlatmak suretiyle “mesaj” vermişler o yıllarda bu kirli durumun kamuoyuna duyurmuş, başında bulunduğum gazetede döne döne teşhir etmiştim
***
“Mucur” deyince her ne kadar ilkokul çağına geldiğimde erken göç nedeniyle koptuğum bir ilçem olsa da onca ucuz siyasetin kirletir olduğu burukluk yanında gurur da duyarım.
Atatürk’ümüzün Sarayın teslimiyetçi esir görüntüsü karşısında samsundan başlayarak yaktığı isyan ateşinin Mucur durağında, Mucur çarşısına girişinde Mustafa Kemal Paşa’ya yaklaşan Osman Bölükbaşı’nın halası “Kör Gülizar Nine’nin
“Kadem bastın safa geldin Mucur’a
Doğan aylar gibi doğ Kemal Paşa,
Canım Kurban olsun senin yoluna,
Düşmanı yurdumdan kov Kemal Paşa.”
Deyişi gelir aklıma
…Ve sonra Mustafa Kemal ve Hey‘et-i Temsiliyenin 20 Aralık 1919’da saat 8:30’Mucur’a geldiklerinde Kız İlkokulu Müdiresi Servet Fikret Hanım’ın 8–9 yaşlarındaki kızı Meliha’yı ve öğrencilerini yanına alarak Mustafa Kemal Paşa’ya sunduğu bir demet çiçek eşliğinde okuduğu şiir…
…Ve Sonra Mustafa Kemal Paşa’nın duygulanıp ” Bu küçük kasabada gördüğüm hürmeti ve çocuklarda gördüğüm zekâyı hiçbir yerde görmedim” deyişi…
…Ve sonra Mucurda kurulan bu cemiyet kurucularından Ahmet Canatan’ın Bab-ı Ali’ye ,”İstanbul sarayında Damat Ferit Paşa hükümeti” ne “kendilerini tanımadıkları ve Mustafa kemal Paşa’nın yanında oldukları” doğrultusunda kendi imzasıyla çektiği telgraf…
Atatürk’ün Mucur’a geldiğinde Mucur Kaymakamı bulunan Cevat Akın’ın resmi olarak bağlı bulunduğu “sarayın İstanbul hükümeti” ne rağmen dirayetli tutumu… 150 kadar silahlı Mucur atlılarının oynadığı cirit.. “Mucurluların milli davamız uğrunda her an feda-i cana hazır olduklarına” dair kararlılık..
Böyle bir Mucur’a hiçbir şey “lüx ve fazla ” değil…
“bize fazla” demeyi Mucur hak etmiyor.
Adnan YILMAZ